www.turkcedebiyatders.tr.gg
- ...
 
SİZİN KÖŞENİZ
ÖZEL DERSLERİMİZ
GİTAR DİNLETİSİ
AİLENİN EĞİTİMDEKİ ROLÜ
EN YENİ HTML KODLARI
Anketler
TÜRKÇE
TÜRKÇE SORULAR
=> 2008 ÖSS TÜRKÇE SORULARI
=> 2008 KPSS TÜRKÇE
=> sözcükte anlam çözümlü
=> ses bilgisi
SİTENİZE REKLAM
cep melodileri
bedava telefon ister misin?
herkesi şaşırt
günlük burç
magazin haberleri
bedava SMS
KOMiK ViDEOLAR
tarihte bugün
sinemada bu hafta
videolar
gazeteler
ilüzyon
BİLGİ YARISMASI
video chat
canlı tv izle
oyunlar
HAYVANLAR ALEMİNDE KOMEDYA
CANLI MAÇ İZLE
TIKLA VE KAZAN
SON SAVAŞ OYUNU iÇiN TIKLAYIN
SİTENİZİ EKLEYİN HİTİNİZ ARTSIN
VAR MISIN YOK MUSUN? OYNAYIN
SOHBET / CHAT
GÜNLÜK BURÇ YORUMLARI
MSN"DE ÖZEL DERS
fotoğraf ekle
SİTEMİZE ÜYE OL
 

2008 ÖSS TÜRKÇE SORULARI

ÖSS TÜR / 2008

BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRKÇE TESTİ


1. Ozanın ilk şiir kitabını bunca yıl ertelemesinin nedeni,

gizlenmeyi seven bir kişiliğinin olmasından çok, yazdıklarını

kolay kolay beğenmeyen, kusursuzu arayan

biri olmasıydı sanıyorum.

Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdaki

deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?

A) İğneyle kuyu kazan

B) İşi başından aşkın olan

C) İşine dört elle sarılan

D) İşini sağlama bağlayan

E) İnce eleyip sık dokuyan

2. Sokaktaki herkesti, her şeydi o: kediler, köpekler, topal

martılar, âşıklar dahil herkes. Biricikliğini herkesleştirerek

kurmuştu öykülerini. Kendini, anlattıklarıyla

özdeşleştirdi. O çakır gözler, kimsenin görüp algılayamadığı

gerçekleri gördü, başkalarının yazamadığı

şeyleri yazdı.

Bu parçadaki altı çizili sözle, yazarın hangi özelliği

belirtilmek istenmiştir?

A) Konularını etkileyici olaylardan çıkarma

B) Edebiyatta, öyküleriyle kalıcılık kazanma

C) Dil ve anlatımıyla öteki öykücülerden ayrılma

D) Seçtiği varlıkların dünyasını onların kalıbına girerek

kendine özgü biçimde anlatma

E) Öykülerinin kahramanlarını çevresindeki belirli

varlıklarla sınırlı tutma

3. Her iyi öykü, kendinden sonrakilere aşmaları gereken

bir çıta bırakır. Bu nedenle bir yazar, kendinden

önce yapılan yolculukları hesaba katmadan yola çıkma

yanlışına düşmemelidir. Böyle yaparsa hedefine

asla ulaşamaz.

Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yaşadığı dönemin havasını yapıtlarında yansıtamama

B) Geleceğe kalma düşüncesi taşımama

C) Var olan yazınsal birikimden yararlanmama

D) Yazarken, okurların beğenisini ölçü almama

E) Değişik nitelikli konular işlememe

4. O yönetmenle çalışmak son derece zevkliydi. O da

oynamamaktan yana olan bir yönetmen. Bu yalın ve

doğal tarz, benim oyunculuk anlayışıma çok uygun.

Birlikte iyi çalışmalar yaptığımızı düşünüyorum.

Bu parçadaki altı çizili sözle, oyunculuk konusunda

anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Canlandırılacak karakterlere çok iyi hazırlanmak

B) Yönetmenin söylediklerinin dışına çıkmamak

C) Zaman içinde deneyim kazanmak

D) Başka sanatçıların oynama biçimine öykünmemek

E) Rollerini, yapaylıktan kaçınarak, yaşıyormuş gibi

canlandırmak

ÖSS TÜR / 2008


5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere,

ayraç içinde verilen sözün getirilmesi anlamca

uygun olmaz?

A) Yazarın çok yalın, basit, okuru yormayan ve okudukça

dilin tadını duyuran bir ---- var. (biçemi)

B) Hangi konuyu işlerse işlesin öykülerinin dokusunda

bir ----, daha doğrusu onu başkalarından

ayıran özgün yanlar vardır. (denenmişlik)

C) Yıllar önce yazılan “Yalnızlık” adlı şiir, bugüne

değin değerini yitirmemiş, ---- niteliği kazanmıştır.

(klasik)

D) Bu yapıtın dili çok akıcı, anlatımı sürükleyici, ----

karmaşıktır. (olay örgüsü)

E) Bir ara, yazdığı şiirlerde anlamı bir yana bırakmış,

---- önem vermiş. (biçime)

6. Yalnızca güneşli günlerde yürüyen kişi, amacına ulaşamaz.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak

istenene anlamca en yakındır?

A) İsteneni elde etmek her koşulda çalışmayı zorunlu

kılar.

B) Başarılı olmak için insanın ne istediğini bilmesi

gerekir.

C) İnsan, attığı her adımın sorumluluğunu taşımalıdır.

D) Değişik ortamlara kısa sürede uyum sağlamak

güçtür.

E) Seçici olmak insanları güçlüklerle yüz yüze getirir.

7. (I) Çağdaş Türk öykücülüğünün önemli kilometre taşlarından

biri olan Sait Faik, hem kendi kuşağını hem

de sonraki kuşakları derinden etkilemiştir. (II) Onun

adına düzenlenen ödüllerin dağıtımı yazara yakışır

bir saygınlıkla sürüyor. (III) Ama ben ilk öykülerimi

yazdığım seksenli yılların başlarında bir gün bu ödülü

alabileceğimin hayalini bile kuramazdım. (IV) Hatta

on beş yıl sonra kitabım bu ödüle değer bulununca

sevindiğim ölçüde şaşırmış ve korkmuştum. (V) Çünkü

öyküye daha sıkı sarılmam gerektiğini, sorumluluklarımın

arttığını biliyordum.

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine

düşüncenin akışına göre “Böyle bir ödülle onurlandırılmayı

aslında her öykü yazarı ister.” cümlesi getirilmelidir?

A) I.       B) II.      C) III.       D) IV.     E) V.

8. (I) Romanlar genellikle insanı konu alan kurmacasal

ürünlerdir. (II) Bu yönden onlar sorunları anlatmaz,

sorunların kaynağını gösterir. (III) İşledikleri konularla

insanların duyarlığını geliştirir, keskinleştirir.

(IV) Romanlarda gazete ve televizyonlarda rastlayabileceğimiz

sıradan konular da işlenebilir. (V) Ancak

romanı özel kılan, onun anlatılanları kahramanların

bakış açısından vermesi, okurun neden-sonuç ilişkisi

kurarak düşünmesini sağlamasıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde

romanın işlevinden söz edilmemiştir?

A) I. ve III.         B) I. ve IV.        C) II. ve V.

D) III. ve IV.              E) IV. ve V.

9. (I) Son yıllarda yayınevlerinin sayısında bir artış gözlendi.

(II) Bu, çeviri kitap sayısındaki artışı da beraberinde

getirdi. (III) Yurt dışında çıkan hemen her kitap

hiç gecikmeden bizde de yayımlanmaya başlandı.

(IV) Hatta bir kitabı çabuk satışa sunabilmek için iki

çevirmene bölüştürüp yayımlayanlar da var. (V) Bu,

benimsemediğim bir yöntem çünkü her çevirmenin

dili ve biçemi farklıdır, ikisi birleştirilince birbiriyle bağdaşmaz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak

aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, bir saptama yapılıyor.

B) II. cümlede, I. cümlede belirtilenin sonucu

açıklanıyor.

C) III. cümlede, başkalarından üstün olma durumu

belirtiliyor.

D) IV. cümlede, farklı bir tutumdan söz ediliyor.

E) V. cümlede, bir karşı çıkış, nedeniyle birlikte

belirtiliyor.

ÖSS TÜR / 2008


10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı

vardır?

A) Bu tedaviden sonra hastalığın seyri değişti.

B) Yıllık izninin bir bölümünü bu ay kullanıyor.

C) Organ nakliyle yaşama döndürülen hastaların

sayısı gün geçtikçe artıyor.

D) Çağırılmadığı için akşamki davette o yoktu.

E) Uzun süre yağmur altında yürüdükten sonra sığınacak

bir yer buldu.

11. Bütün yazarların kendine sorduğu, bilinen ,

I

kalıplaşmış bir sorudur bu :

II

Niçin yazıyoruz ?

III

Bu soruya

verilmiş benim bildiğim en güzel yanıt ,

IV

bir öykücümüzün

o çok iyi bildiğimiz cümlesidir: “Yazmasam

deli olacaktım!” Ben de yazmaktan neden haz

aldığımı düşündüm elbette ve cevabını Baudelaire’de

buldum. Diyor ki ;

V

“Şair istediği anda kendisi ve bir

başkası olabilmek için müthiş bir ayrıcalığa sahip

olan kişidir.” Benim için de yazmak, kendim ve başkaları

olabilme ayrıcalığıdır.

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden

hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.    B) II.    C) III.   D) IV.    E) V.

12. Aşağıdakilerin hangisinde, belgisiz zamir cümlenin

öznesi durumundadır?

A) Bunları kimden aldığımı anımsamıyorum.

B) İstanbul’a gideceğimi kimse bilmiyor.

C) Bize kiminle konuştuğunu söylemedi.

D) Okulda kimseyi göremedim.

E) Olanları kime anlattığını öğrenemedik.

13. Tamlayanı düşmüş ad tamlamalarında, tamlanana

getirilen -ler, -lar takısı, kimi durumlarda, sonuna geldiği

sözcüğün değil, tamlayanın çoğul olduğunu gösterir.

Aşağıdakilerin hangisinde bu kurala uygun bir

durum vardır?

A) Tatilden dönmüşler galiba, çarşıda annelerini

gördüm.

B) Kendisine kalsa eşyalarını hemen toplayacaktı.

C) Onun yaptıklarını duyunca çok üzülmüşler.

D) Dostlarımdan ayrılmak, bana çok ağır gelecek.

E) Yıllardır görüşemediği arkadaşlarını arıyor.

14. (I) Ankara’da kendini hemen göstermeyen bir güzellik

vardır. (II) Bundan dolayı, kentin kimilerine hiç de çekici

gelmeyen doğasıyla ilgili ilginç izlenimler aktarılır.

(III) Örneğin şair Yahya Kemal Beyatlı’nın “Ankara’

nın en çok İstanbul’a dönüşünü severim.” sözü de

bunlardan biridir. (IV) İstanbul’dan gelmiş öğrencilerin

dillerinde de henüz bu şehri keşfedememişlikten

gelen, “çorak”, “bozkır” sözleri dolaşır. (V) Oysa Ankara,

kendiliğinden değil, ancak dikkatli bakışlarla gizini

açığa çıkarır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak

aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede dönüşlülük zamiri kullanılmıştır.

B) II. cümlede belirtme sıfatı kullanılmıştır.

C) III. cümlede azlık-çokluk zarfı kullanılmıştır.

D) IV. cümlede -miş ekiyle türetilmiş bir sıfat-fiil

vardır.

E) V. cümlede birden fazla bağlaç kullanılmıştır.

ÖSS TÜR / 2008


15. (I) 1995 sonbaharıydı, çantamda fotoğraflar var, New

York uçağındayım. (II) İlk defa biniyormuşçasına heyecanlanarak

pencere kenarındaki koltuğuma yerleşiyorum.

(III) Çantamda yeni bir Anadolu Medeniyetleri

Fotoğrafları albümü var. (IV) Anadolu’nun hatta

insanlığın on beş bin yılına tanıklık eden fotoğraflar

bunlar. (V) Amacım, Neolitik Çağdan, Osmanlıya

uzanan Anadolu kültür mirasını fotoğraf sergileriyle

tanıtmak.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak

aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümle, ad cümlelerinden oluşan bağımsız sıralı

bir cümledir.

B) II. cümle, zarf tümleci, dolaylı tümleç ve yüklemden

oluşan birleşik bir cümledir.

C) III. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir fiil cümlesidir.

D) IV. cümle, özne ve yüklemden oluşan devrik bir

cümledir.

E) V. cümle, içinde sıfat tamlaması olan kurallı bir

cümledir.

16. Dişçiye hiç ya da çok seyrek gidiyorlar.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilebilir?

A) “dişçiye”den sonra “ya” sözcüğü getirilerek

B) “çok” sözcüğü atılarak

C) “seyrek” yerine “az” sözcüğü getirilerek

D) “gidiyorlar” yerine “gitmezler” sözcüğü getirilerek

E) “hiç” yerine “ya hiç gitmiyorlar” sözü getirilerek

17. (I) Çağdaş anlamda çocuk edebiyatının asıl işlevi çocukları

eğitmek değildir. (II) Doğrudan eğitme, ders

kitaplarına özgü bir iştir. (III) İyi bir çocuk kitabının

yaşlara göre belirlenmiş değişik nitelikleri vardır.

(IV) Yazınsal çocuk kitaplarında yazar, çocuğa iletmek

istediklerini doğrudan değil, dolaylı olarak verir.

(V) Bu tür kitaplar sezdirme, duyumsatma yoluyla çocuğun

doğruya, iyiye, güzele karşı duyarlılık kazanmasını

sağlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi

düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.    B) II.    C) III.    D) IV.     E) V.

18. Gün erken doğar baharat kokulu ülkede. İyi ki doğar.

Yoksa milyonlarca esmer, kara gözlü insanın yaşadığı

ülke nasıl aydınlanır? Kara gözlü insanların, baharat

kokulu kentlerindeki çelişkilerse yürek burkucu.

Okyanustan gelen esinti bile sokaklara taşan yoksulluğun,

derme çatma evlerdeki yaşamın sıkıntısını hafifletmiyor.

Muson yağmurları ansızın sizi ter ve sivrisinek

sarmalı içinde bırakıyor. Muson yağmurlarıyla

yıkanan şehir mi yoksa insanlar mı ayırt edemiyorum,

insana değer verilmeyen ve emeğin ucuz olduğu bu

ülkede.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden

hangisi yanlıştır?

A) Yinelemelere başvurulmuştur.

B) Anlatımda tekdüzeliği kırmak için devrik cümleler

kullanılmıştır.

C) Sözde soru cümlesine yer verilmiştir.

D) Karşılaştırmalarla anlatım somutlaştırılmıştır.

E) Anlatıcı, duygularını yansıtmıştır.

ÖSS TÜR / 2008


19. Benim dinlenme yöntemim, kapıyı kapattığımda onun

ardında kalanı düşünmemektir. ----. Elimde iş, ev, çocuklar,

eş ve onların kilitleri var. Birini kapar, ötekini

açarım. Bu benim yaşam kuralımdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına

göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Hiçbir zaman işteki sorunu eve, evdeki sorunu

işe taşımam

B) Çevremde olup bitene aldırmamayı ancak bu

yaşlarda öğrenebildim

C) Yaşamımda bir tercihte bulunmam gerekirse elbette

ki bu, ailem olur

D) İş yaşamımda ekip çalışması yaptığım için böyle

bir sorunla karşılaşmıyorum

E) Yaşamımı sürdürme açısından iş yaşamının

önemini hiçbir zaman unutmadım

20. Sinema, bence bir ürün ortaya koymanın en zor olduğu

alanlardan biri. Bir projenin senaryoya, sonra da

sinema filmine dönüşmesi, uzun, zahmetli, pek çok

kişiden ve teknolojiden yararlanmayı gerektiren pahalı

bir iş. Televizyon dizilerinde de buna benzer yanlar

yok değil. Ne var ki hızla yapılan, hemen seyirci karşısına

çıkarılan, bir gecede tüketilen bir dizinin tek

hedefi, izleyicisini ekran başında tutmak. Sinema filminde

önemli olan “özen, yaratıcılık, özgünlük”, televizyon

dizilerinde pek de görülmeyen özellikler. Özetlemek

gerekirse, ----.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre

aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) bir sinema filminin üretimi için gerekli olan her

şey televizyon dizilerinin üretimi için de gerekli

B) sinemada “sanatın kuralları”, dizilerdeyse “televizyona

özgü kurallar” geçerli

C) televizyon dizilerinin izleyiciyi televizyona bağlamasının

nedeni, onlardaki merak ögesinin yarıda

kesilmesidir

D) televizyon dizilerinde sinemanın etkileri görülür

E) çok sayıda dizi ve film üretme, bu alanların gelişmesine

katkıda bulunur

21. Anılarımı yazmıyorum. Çünkü tanık olduğum birçok

şeyi anlatamayacağım. Ölenlerin arkasından düşünce

belirtmem, kalp kırmak istemem. Bu, yaradılışıma

uygun düşmez. O insanlar, bana güvenmiş, kimi şeyleri

anlatmışlar. O hâlde ben niye öyle bir işe girişeyim?

Bu düşüncelerimi bilen yakın dostlarımdan biri

bir gün: “Sen artık yazamadıklarınla ve söyleyemediklerinle

önemlisin.” demişti.

Bu parçadaki altı çizili sözün söylenmesine yol

açan durum aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Yanlış anlaşılmaktan ve yorumlanmaktan

korkma

B) Yaşadıklarını değil, düşlediklerini yazma

C) İnsanları hep iyi yönleriyle görmeye çalışma

D) Başkalarıyla ilgili özel bilgileri dile getirmekten

kaçınma

E) Yazacaklarıyla ilgi uyandırmayacağını sanma

22. Çok uzun zamandır tartışılan bu konuda en güzel

sözü Milan Kundera söylüyor: “Roman 21. yüzyıla

yakışmıyor.” Bence de roman 21. yüzyıla yakışmıyor.

Çünkü bu yüzyıldaki insanların yaşam biçimi,

ne ağır şeyleri okumaya ne de oturup ağır şeyler

yazmaya izin veriyor.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık

söylenmiş olabilir?

A) Günümüzde romanın öteki yazınsal türler arasındaki

yeri nedir?

B) Okurların romandan beklentileri nelerdir?

C) Sizce roman neden artık hiç ilgi görmüyor?

D) Romanı öteki türlerden ayıran özellikler değişti

mi?

E) Roman okumanın kendine özgü bir yöntemi var

mıdır?

ÖSS TÜR / 2008


23. “Yarın”ın olması için “dün”ün olması şart. Bunlar öyle

birbirinden ayrılmaz şeyler ki yarın kavgası yapanın

dünden haberi yoksa o kişi gölgesini yumrukluyor demektir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılabilir?

A) Geleceğe yönelirken geçmişte yapılanlardan yararlanılmazsa

bütün çabalar boşa gider.

B) Bugünle yarın arasında bağ kurmak düşünsel bir

sorumluluktur.

C) Geleceğin neler getireceğini ancak sezgileri güçlü

insanlar kestirebilir.

D) Bilginin yarar sağlaması, onun düşünülerek kullanılmasına

bağlıdır.

E) Tartışmaların bir sonuca ulaşması onların sağlam

verilere dayanmasını gerektirir.

24. Ben, kendine özgü patikası olmayan yazarları sevmedim

hiç. Ama özellikli olmak için zoraki başkaldırı yazıları

yazanları değil, kendiliğinden böyle olanları sevdim.

Bu sözleri söyleyenin, yazarlarla ilgili beklentisi

nedir?

A) Sanatsal yaratılarda, önemli konuları seçme ve

işleme

B) Başkalarından farklı olarak öteki sanatçılara yol

gösterme

C) Var olan biçimleri yeni arayışlarla zenginleştirme

D) Bilinen sanat akımlarının dışında kalmayı üstünlük

sayma

E) Kimseye benzememeyi doğallıkla başarabilme

25. Yazma eyleminin kimi durumlarda insana acı çektiren

bir yanı vardır. Sözgelimi hayatta en sevdiği insanı

kaybetmiş birini betimlerken sanki bir suçluluk duygusu

uyanır içinizde. Betimlediğiniz insanın gözyaşlarına

boğulmuş hâli ister istemez sarsar sizi. Hiç yaşamadığınız

bir acıyı, yalnızca yazarak hayata imza atmış

olursunuz.

Bu parçada yazma eyleminin hangi yönü üzerinde

durulmaktadır?

A) Okurların ilgi dünyasının zenginleştirilmesi

B) Yazılanların duyumsanarak anlatılması

C) Acının, hüznün ve sevincin birlikte yansıtılması

D) Başarıya ulaşmanın nesnel bir tutum gerektirmesi

E) Yaşamı anlamlı kılan olaylara dayandırılması

26. Okumaya başladığımız her kurmaca metnin başında

yazarla bir anlaşma imzalıyoruz aslında. Sen anlat,

ne olursa olsun inanacağım. Patlayan adamlara da,

tepsilerin üstünde savrulan şehirlere de, bir başka

gezegendeki hayata da… Yeter ki düşlerini inandırıcı

kıl, sahiciliğini kaybetme, benim inancımı da sarsma,

diyoruz.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Okurların anlatılanlara inanması, anlatılanların

gerçeklik duygusu uyandırmasına bağlıdır.

B) Sanatsal yaratıların başarısı büyük ölçüde onların

düşlemsel ögeler içermesinden kaynaklanır.

C) Salt gerçeği anlatan yapıtlar okurları yeterince

etkilemez.

D) Yazınsal ürünlerin inandırıcılığı okurların algılama

gücüyle ilgilidir.

E) Değişik yöntemlerle kurgulanmış metinler, okurlarda

okuma isteği uyandırır.

ÖSS TÜR / 2008


27. Kimleri okursunuz? Sevdiğiniz yazarlar kimlerdir? Bu

tür soruların yanıtına göre karakter tahlili yapılır mı,

bilmiyorum. Ama yazarla okur arasındaki doku uyuşumunun,

metinden alınacak yazınsal zevki artırdığına

inananlardanım. Örneğin canlı müzikleri, fosforlu

turuncuları seven biri, benim için uygun okur olmayabilir.

Çünkü benim dünyam, dingin ruh hâllerini anlatan

müziklerden, gül kuruları ve bordolardan hoşlananların

kendilerini bulabildikleri bir dünyadır.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Okunandan, farklı yollar denenerek tat alınabileceği

B) Bir yazarı yalnızca yapıtlarına bakarak tanımanın

olanaksızlığı

C) Okurların, kendi kişilik özelliklerine yakın sanatçıların

yazılarını daha iyi anlayabileceği

D) Bir kitabın okunup bitirilmesinin, okurca beğenildiği

anlamına gelmediği

E) Kimi yapıtları okuyabilmenin, zengin bir birikim

gerektirdiği

28. Duyguları, düşünceleri görünür kılan güç, dünya ile

uzlaşamama hâliymiş; bunu iyice kavradım. Frida

Kahlo’nun bedensel acıları olmasa, Salieri, Mozart’ı

kıskanmasa, Dali kendine sevdalanmasa, Nâzım yabancı

bir ülkede yaşamak zorunda kalmasaydı ----?

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre

aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) yazınsal ve kültürel tarihe bu ölçüde katkıda bulunabilirler

miydi

B) bugün yaptıklarıyla hâlâ adlarından söz ettirebilirler

miydi

C) onlar yaşamla uyum içinde olsaydı bugün sanatta

gelinen noktaya ulaşılabilir miydi

D) acaba onların yapıtları olan o resimler, o şiirler, o

senfoniler yaratılabilir miydi

E) o yapıtların günümüz insanını daha iyi yaşama

koşullarına ulaştırdığı söylenebilir miydi

29. Edebiyat öğretmenimizin kendine özgü bir yöntemi

vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden seçilmiş

bir metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce hepimize

dağıtırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin

ilginç yerlerini, yazarın dünya görüşünü, o dönemin

edebiyat anlayışını bulur çıkarırdık. Derslerde öğretmenimiz

düşüncelerini belirtmez, güler yüzle bizi

dinler ve asıl hedefe kendi çabalarımızla ulaşmamızı

sağlardı. Böylece derslerimiz tartışmalı bir şölen havasında

geçerdi. Sokrat’ın, Sofokles’in, Tolstoy’un,

Montaigne’in metinlerindeki bazı cümleler hâlâ belleğimdedir,

bana hâlâ yol gösterir.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen

öğretmenin bir özelliği değildir?

A) Dersini çekici kılan

B) Konuşmaktan çok konuşturan

C) Okuyup araştırmaya yönlendiren

D) Belirli düşünce kalıplarına bağlı kalan

E) Değişik türdeki klasik yapıtları sevdiren

30. Elbette elektronik çağ önümüze yeni olanaklar getiriyor.

Binlerce yıllık hafızayı teknolojinin yardımıyla çok

küçük “çip”lere sığdırabilmek ve böylece bilgiye kolayca

ulaşabilmek bizler için de gelecek kuşaklar için

de çok önemlidir. Ama bütün bunlara karşın kitap dediğimiz

nesnenin öyküsü kolay kolay sonlanmaz gibi

geliyor bana. Bu durumda ben yayıncılığın iki yoldan

gelişeceğini düşünüyorum. Bilgi yoğunluğu olan malzeme

“e-kitaplar”da, sanatsal yoğunluğu olanlarsa

çok güzel görünümlü “butik kitaplar”da toplanacak

bence. Hatta giderek, kitap sahibi olmak, koleksiyonculukla

eş değer sayılacak.

Bu parçada aşağıdaki öngörülerden hangisi

yoktur?

A) Bilgi kaynaklarının sanal ortama taşınabileceği

B) Teknolojideki gelişmelerin eğitim düzeyini yükselteceği

C) Kitapların önemini koruyacağı

D) Kitapların biçimsel değişime uğrayacağı

E) Düşünsel ve sanatsal nitelikli kitapların birbirinden

ayrılacağı

TÜRKÇE TESTİ BİTTİ.


 
Daha hiç anket oluşturulmamış!


 
... .. .. .. .. .. emek elektrik ticaret
- ... .. .. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol