www.turkcedebiyatders.tr.gg
- ...
 
SİZİN KÖŞENİZ
ÖZEL DERSLERİMİZ
GİTAR DİNLETİSİ
AİLENİN EĞİTİMDEKİ ROLÜ
EN YENİ HTML KODLARI
Anketler
TÜRKÇE
TÜRKÇE SORULAR
SİTENİZE REKLAM
cep melodileri
bedava telefon ister misin?
herkesi şaşırt
günlük burç
magazin haberleri
bedava SMS
KOMiK ViDEOLAR
tarihte bugün
sinemada bu hafta
videolar
gazeteler
ilüzyon
BİLGİ YARISMASI
video chat
canlı tv izle
oyunlar
HAYVANLAR ALEMİNDE KOMEDYA
CANLI MAÇ İZLE
TIKLA VE KAZAN
SON SAVAŞ OYUNU iÇiN TIKLAYIN
SİTENİZİ EKLEYİN HİTİNİZ ARTSIN
VAR MISIN YOK MUSUN? OYNAYIN
SOHBET / CHAT
GÜNLÜK BURÇ YORUMLARI
MSN"DE ÖZEL DERS
fotoğraf ekle
SİTEMİZE ÜYE OL
 

AHMET MUHİP DIRANAS

..

Adamlar

Sönmüs saçlarinda son damla isik,
Bir düs’ün içinde gibi her aksam
-Ve yüzleri duman kadar daginik-
Geçer bu sokaktan binlerce adam.
Umut gözlerinde ölü bir bakis,
Çiglik bir bükülüs dudaklarinda;
Bulamadiklari nedir ki, yaz kis
Dolasirlar sehrin sokaklarinda?
Sanki yalvaran bir duadir onlar,
Belki tanrilara açik vesvese,
Bir nehir. Bu nehir her aksam akar
Derinden ruhlari çagiran sese.

 

 

Agri

Vardim etegine,secdeye kapandim;
Kosup bir koluna simsiki abandim.
Karli basin yüce dedikleyin yüce,
Sükûn içindeki heybetin gönlümce.
Devce yapinda ilk rahatligi duydum.
Sifasi mi ne ki ruha bu ilk yudum
Hayâl arkasinda bos çirpinislarin
Sen uygun bir vakti gelince rüzgârin
Sonsuzluga dogru kalkacak sihirli
Bir gemisin göklerde demirli
Ve ben rihtiminda bekleyen tek yolcu...
Düsüncemizin en haksiz, en korkuncu;
Açan o agulu çiçek delilikte,
Gir sir mezara cesetle birlikte,
Süphe; o bin çesit çilenin yemisi,
Yilan agzindaki elma... Ey, atesi
En derin yerinde gizli gizli yanan!

Seyrediyor ruhum kar balkonlarindan
Insanin göresi olmaz manzarayi
Ve aklin o uçsuz bucaksiz sarayi
Yikiliyor... Duygu bir kartal hiziyla
Firliyor engine sevinç avaziyla
Bulutlar ne güzel bulutlardir onlar,
Hep öyle basimin üstünde dursunlar
Menekse rengi, kan rengi, toprak rengi...
Asili kalsin hep bu yagmur hevengi.
Dünyayi saran bu gece ne gecedir,
Yildizlardan yagan isik ne incedir!
Yansin o yildizlar, bitinceye kadar
En derin uykular, en tatli uykular.

Ey, gökperdelere sahlanan tanrisal!
Eteklerindeyiz iste. Ve bir masal
Içinden gelmisiz sana, atli yaya,
Attigimiz okta kismeti bulmaya.
Yitik, perisandir elbet bencileyin
Pismanligin irgat olup geceleyin
Günle bahtin çagrisina kosan kisi.
Ah, iç sikintisi! sen ettin bu isi.
Zevk, o yosma kadin eski bir bahçede
Ayaküstü günah islenen gecede
Bir susuzluk kadehi sunmustu bana:
Yüzümü maskesiz gösteren ilk ayna.
Yel alsin götürsün bütün o geçmisi,
Büyülü kadehin zehrinden içmisi
Serin yalaninda kandirmaz her pinar.
Dindirir miydi ki en tatli rüzgârlar
Bende gizli gizli baslamis agriyi:
Bu, rüzgâr ve gemi ugramaz bir kiyi
Ya da bir teknede açilmis bir delik;
Hangi pencereye kosarsan ahretlik
Bir gökyüzü, siyah, günesten habersiz,
Her adim attigin yeri basan bir sis.
Hangi yana baksam onu görüyorum:
Inancin kaydigi bir dipsiz uçurum;
Günah kapilarinin aralandigi,
Tanrilarin bile avaralandigi
Saskin, çaresiz bir insan kaderince.
Günes! günes! günes! ey, ölümsüz ece!
Sana tapinanlar kardesimdi benim;
Günes! günes! ben sana dogru gelenim,
Kucakla beni, tanriça, sev, sar beni,
En yirtici, en aç hayvanlarin ini
Içimin göz görmez magaralarima gir
Senin girmedigin yerde haset, kibir
Dert, kin, yalan, ölüm, korku ve iskence,
Çakal seslerinden örülmüs bir gece,
Tenesir basinda oynasan çirkinler
Engerek dügümü doguran gelinler,
Zina söleninde beynin nöbet nöbet
Cehennem halayi çeken bin iskelet
Ve yaprak indiren agaçlar baharda...
Senin bagisindan yoksun kucaklarda
Çocuklar kertenkeleyle bir biçimde.
Agri'ya es bir dag olsaydi içimde
Ilkin su gönlüme dogardin her sabah,
Daha her yer geceyken sarardin, gümrah
Sari saçlarinla benim varligimi,
Kendimde tasirdim kendi taptigimi...
Agri'ya es yüce bir dag yok içimde
Ne kadar cüceyim dert ve sevincimde!
Kaplamis gözümün gördügü her ufku
Umutsuz, zifiri bir gece, bir korku.

Ah, yazik ki bütün insanlik günessiz.
Ey ates, nasil da seni yitirmisiz!
Bu yalniz inilti esen manzaradan
Bir çaresiz ay'dir sallanan aradan;
Isik tuttugu her sey bir taze yara.
Onmaz bu gece. Birak karanliklara!
Can yigitligi yitirmis, kalp aski
Ilenislerinden insanin bir sarki
Tutmus dört yani, bir çirkin agit, eski...
Ah güç de degildi bahtiyarlik belki;
Üstümüzde deniz gibi bir gökyüzü
Altinda her kalbe esenlik payi var;
Bizimdir, yelken açmis giden bulutlar,
Vurup alnimiza serin gölgesini,
Bizimdir bu koku, bu renk dolu sini
Üstünde seslerle isiklar kamasan;
Bizimdir bu zafer, bu beste ve bu san.
Su aydin, ferah ve rahat gök altinda
Her kazazedenin müjdesi bir ada,
Her gülüse ayna bir gölek kenari;
Koparirken elin taze meyvalari
Öyle kolaydi ki yasiyorum demek;
Soframiza konmus bu doyulmaz yemek
Niçin bir zehirli kasikla yenmede?
Agri! basina boz bulutlar inmede.
Ne ki bu cendere, ne ki bu sonsuzluk,
Kim bu vurulmus yatan, ova boyunca,
Bir kan çesmesine açik durup avcu?
Çile pazarinda cana pey sürümü
Çözmek mi istemis o çetin dügümü?
Korkunç bir ezgide çatlayan bu kamis
Yitirdigimiz bir cennet mi aramis,
Ölümsüz barisa gülen safaklari,
Lezzet ve esenlik tüten ocaklari,
Ömre öpüs tadiyle uyandigimiz,
Tanrisal bir çira gibi yandigimiz?..
- Dag! senin yandigin gibi bir vakitler-
Vuran bir toz parçasi degilse eger
Küçük gövdesine budur giren ölüm,
Onun yüzünü bizden çeviren ölüm...

Sen ey, oyununu en güzel oynayan!
Hangi kivilcimla fiskirttin ruhundan
Bir gün söndürdügümüz kutsal atesi?
Ey sen! ölümden çok hayatin kardesi
Dirilttin nasil bir mucizeyle tekrar
Her seyi, dostluktan düsmanliga kadar
Ve geri getirdin o sürgünlerini?
Nerde buldun tekrar eski günlerini
Zamanlar içinde yitmis kardeslerin
Ve en güzelini sönmüs ateslerin,
Kalbimin o kadar sevdigi o gülü,
Ölüm ötesinin mutlu tahayyülü
Evrensel cümbüsü, yasama sevkini,
Bizden gidenlerin bir gün en yakini
Ümidi ve safak kanatli neseyi,
O aski, o tadi, o gülümsemeyi?..
Ey bos gecelerin dadi ayisigi!
Salla, salla hüzün uyuyan besigi
Sögütlerin nazli dallari içinden
Ki o altin saman yollari içinden
Bir sabahi özleyen su taze kadin
Yatsin basyastigina anilarinin;

Bir makine sesiyle isleyen kalbi
Alip gezdirsin onu bir gemi gibi
Düslerinin durgun, mavi denizinde.
Beni de hep kendi kendimin izinde
Fenerinle yolumu aydinlatarak
Baris çesmesini aramaya birak,
Budur yasadigin sürece görevin;
Gecelerin birinde, solgun alevin
Güne yenilmeye basladigi zaman
Üstüne basimin düstügü kitaptan
Eser Mevlânâ'nin üfledigi rüzgâr...
Iste, gam türküsü söyleyen kamislar
Rüzgârindan gördügüm ova boyunca.
Bu bir düstür belki, insan uyaninca,
Gözlerinde kalir serabi bir ömür,
Her sey bu isilti ardindan görünür
O insana; sevmek, yasamak ve ölüm.
Seni uykuya çekip götüren elim
Kadinim, ayisigi içinden su anda
Aldanis diye ne varsa bir insanda
O daldan tutuyor...Böyledir bu. Kader
Kavusur sabaha en uzun geceler
Ve serin durur her avunus testisi.

Rüzgârlar basladi. Sonsuzluk gemisi
Önünde köpürüp sahlanmada engin;
Yolcusu oldugun nihayetsizligin
Bir ucu Allah'ta ve sende bir ucu.
Basliyor serüvenlerin en korkuncu:
Gökyüzüne dogru yürüyen yeryüzü,
Baristiran sinir geceyle gündüzü;
Ey sonuca dogru ilkuçtan gelen Dag!
Gögü perde perde delip yükselen Dag!

 

 

Ayaklar

Ölmüs o, ayri düsmüs sürüden,
ayaklari disarda örtüden.

Ölmüs herkes gibi ölen insan,
Yalniz ayaklar kalmis yasayan.

Ardindan ölüme düsen basin
Iki kardes bakakalmis saskin.

Der ki, bu ayaklari görenler,
Basim degilmis düsünen meger.

Ayaklarim, az gide uz gide,
Ayaklarim, ümitler pesinde!
Yolcu ölmüs; iste ayaklar hür!
Yolcu ölmüs; ayaklar düsünür

 

 

Ayisigi

Yüzün beyaz, abajur yesil, gece mor;
Esrimis kalbim, sarkisini söylüyor.
Her yanin avuçlarima dökülüyor
Çesmeden akan suyun berrakliginda.

Dolasan bir dudak mi var saçlarini?
Ay tirmaniyor zeytin agaçlarini.
Sürü bulutlar gece yamaçlarini
Otlayip yayiliyor gök kirliginda.

Üzerinden örtüyü mü çekti bir el?
Gece ayaklarindan akip giden sel;
Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel
Bu manzara gibi, bu ayisiginda...

Yeniden yaratti seni gizli bir el!

 

 

Ayrilis

Gün batiyor, gün batiyor,
Veda etsem hepinize.
Ufuk kanli bir denize
Dönüyor, sizi biraksam.

Gün batiyor, gün batiyor,
Evimi, esyami, parami
Nem varsa yaksam ve bir an
Kaybetsem kara bir duman
Arkasinda hafizami,

Kossam, kossam, kossam, kossam...

 

 

 

Balad

Yagmurlar dindigi zaman
Geleceksin
Ki karanlik ölümdür.
Isigim söndügü zaman
Güleceksin
Ki karanlik ölümdür.

Karanligimda dislerin
Parildar ki
Yine görüneceksin
Kurakligimda düslerin
Isildar ki
Yine arinacaksin.

Bekliyecegim elbette
Gelisini
Yasamak baska nedir;
Isterse ta kiyamete
Ille seni
Ki bu ask baska nedir.

Bütün ömrümüz onunla
Böyle geçti;
Toprakla gök arasi,
Varla yok arasi öyle;
Derken uçtu.
Dranas yalvarasi:

Tanrim merhamet et kula.

 

 

 

Bir Sokak

Dün gece lambalarin kör isigi içinde
-----Herkes ömründe bir kez olsun o yoldan geçer___
Bir sokaga düstüm ki her kösede bir gölge,
Her pencerede bir bas, her kapida bir fener.

Onlarin iki yana dizili yüzlerinde
Kalmamis gibiydi bir damla isiktan eser
Ve körler gibi, sanki elleriyle derinde
Yitmis hayallerini ariyorlardi yer yer.

Balkonundan sarkarak biri: 'Yavrum, diyordu
Hatirlamaz olmiussun artik eski karini;
Gögsümde geçirdigin sevda aksamlarini.'

Biri memelerini gösterip gülüyordu:
'Pencereme bakmadan geçme öyle, güzelim!
Ben Leyla'dan sevdali, Zeliha'dan güzelim...

 

 

Büyük Olsun

Ben büyük sarkilari severim; büyük olsun.
Deniz gibi, gökyüzü gibi hersey ve mahzun.
Seviyorsam seni ask ölümsüzdür gönlümce,
Asiksam kadinim degil tanriçasin, ece.
Denizler yolculuga çagirir durur da beni
Gitmem düsünerek geri dönecegim günü.
Ben büyük rüzgarlari severim; büyük olsun
Askim da, özlemim de hepsi, hersey ve mahzun.
Insan bir yaninca Kerem misali yanmali.
Uykudan bile mahser gününde uyanmali.

 

 

Esenlik Size

O gün bu gün size özendim
Her yerde; hava, toprak, deniz.
Bir serüvendi; gökteyseniz
Çiktim, yok, yerdeyseniz indim.

Ilkin, size içkiyi tattirdim:
Ömür boyunca sarhossunuz;
Ne açsiniz artik ne susuz.
Sizsiz ben de susuz kalirdim.

Size geceyi de ögrettim
Onda düslerle çogaldiniz;
Yasantida yorgun ve yalniz
Degilsiniz; sizi ürettim.

Biterdi belki bir uykuyla
Her sey, ve tadindan ötürü.
Gördünüz ki bundan ileri
Bir sey var çagiran tutkuyla.

Çagirdim, çagirdim, çagirdim
Bir böcek gibi titriyerek.
Kostunuz tükeninceyedek
Ha bir adim, daha bir adim...

Sizi ölümle perçinledim
Bana...ve simsiki ve sicak;
Üsürdünüz ah, çirilçiplak
Ölüm döseginde; önledim.

Size yani günahi sundum;
Öptünüz ve güzellestiniz.
Çirkindiniz ilkin, tek ve pis.
Irmak oldunuz; sizde yundum.

Simdi olay, hep ya hiç gibi,
Vardan ve yoktan özge bir sey,
Sevgiden de öte bir düzey;
Olmak ya da olmamak belki.

 

 

 

Evreni Sevmek Ki..

Aç misin kardesim, gel olani bölüselim,
Ama siirlerimle seni doyuramam ki;
Ta, yildizlara degin uzansa bile elim,
Daha ötelerine, daha...buyuramam ki.

Insani insan diye sevmisim, hep severim;
Ve onu tanrilara karsi bile överim.
Ben bütün bir evreni sevmisim; alin terim
Var evrende; öz, üvey diye ayiramam ki.

Güzellikleri alir satarim, gelisim bu.
Güzel tellaliyim ben; alan var mi? nesem bu.
Güzel'le yüceltirim insanligi, isim bu,
Çirkini, kabayi ve hami kayiramam ki.

Insanogullugunu kulluk diye almisin!
Düsüncenin orakla biçilmesine karsin
Bir gelecegin dulda düslerine dalmisin;
Bu derin aldanidan seni uyaramam ki.
Kim zafere erecek? Zafer ne? Bir aksamda
Günesi baglamaksa geceye karsi, ya da
Haykirmaksa, gür... varim, bir güldür açan, ama
Kini bir hançer gibi kindan siyiramam ki.

Hep Tanri mi gerek, ey tapinagi dünyanin,
Özgürlükler üstünde?... Bir yüce aramanin
Yildizsal kulesinden sesleniyorum: kalkin!
Duyuramam ki ama beni, duyuramam ki...

Fahriye Abla

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanirdi daha gün batmadan kapilar.
Bu, afyon ruhu gibi baygin mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmissin, sen!
Hülyasindaki genis aydinliga gülen
Gözlerin, dislerin ve ak pak gerdaninla
Ne güzel komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi,
Sarmasiklarla balkonu örtük bir evdi;
Günesin batmasina yakin saatlerde
Yikanirdi gölgesi kuytu bir derede.
Yaz, kis yesil bir saksi itir pencerede;
Bahçende akasyalar açardi baharla.
Ne sirin komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçin vardi;
Tenin bugdaysi, boyun bir basak kadardi.
Içini giciklardi bütün erkeklerin
Altin bileziklerle dolu bileklerin.
Açilirdi rüzgârda kisa eteklerin;
Açik saçik sarkilar söylerdin en fazla.
Ne çapkin komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

Gönül verdin derlerdi o delikanliya,
En sonunda varmissin bir Erzincanliya.
Bilmem simdi hâlâ bu ilk kocanda misin,
Hâlâ daglari karli Erzincan’da misin?
Birak, geçmis günleri gönlüm hatirlasin;
Hâtirada kalan sey degismez zamanla,
Ne vefali komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

 

 

 

Gerçek

Uyandigi zaman gökte yildizlar
Insan düsünür : belki de Allah var!
Tanrisal bir öpüstür soken safak.

Ne hostur insanin bir gül açasi,
Kosan göklerde kus gibi uçasi,
Bulutlarla yagmur olup aglamak.

Gitmek, sona ermeden… bir zamanda…
Basibos bir tekne gibi ummanda;
Firtinalarda ne yelken, ne bayrak.

Fakat beni sen uyandir, ey zeka !
Bak, iste önümde her günkü çorba,
Ekmek, kasik ve kasesiyle bu ask.

Sarhos eden, davet eden bu olum
Içinde ben salt bir ademogluyum,
Korkan, ölüsünü hatirlayarak.

Ey, isigin bosandigi gerçek düs !
Bütün zamani kucaklayan öpüs ;
Yasamak… eken insan, veren toprak.

 

 

 

Hatira

Dün, bir gölge gibi geçti yanimdan
Oydu, bir bakista tanidim onu;
Rüyalarima tayf halinde konan,
Pesime bir korku gibi düsen o.

Bazi yaprakti, bazi bir rüzgâr.
Dolardi aydinlik olup, odama.
Bahçemde süzülür giderdi bahar
Sabahinin fecri vururken cama.

Ayaklari kumda birakmadan iz
Yanima geldigi hep gecelerdi;
Sanki bir lahitten kalkar ve sessiz
Uzak bir maziye dönüp giderdi.

Bir avuç isikti incecik yüzü,
Gözleri geceler gibi derindi;
Içine basimin her an düstügü
Avuçlari sudan daha serindi.

Geçerken dün yoldan, ruhumu saran
Bir gölge halinde ve agir agir;
Tanidim; o, yâdi hos zamanlardan
Seven ve yasayan bir hatiradir.

 

 

 

Hergünkü Sarkim

Her gün ekmegimi bölüsürsün
Yalnizligimin sofrasinda,
Yorganim altindaüsürsün
Her güz ve bahar arasinda.

Baglayansin her göz yarami,
Gülmek görevin ben gülünce;
Yagmur senin gibi aglar mi
Gözlerimden yas dökülünce?

Her düsüncemin istirapli
Serüveni, hayirli rüyam.
Sen ey, günahli ve sevapli,
Allahli ve seytanli dünyam!

Her günkü sarkisi dudagin,
Havayi dolduran kokusu
Yagmura kavusmus topragin;
Yedigim ekmek, içtigim su.

 

Hersey Uzaktir

Uzaktadir her sey; gökyüzü, deniz,
Her an pesimizden kosan gölgemiz,
Özlenen limanlar, yanan yildizlar.
Uzaktadir her sey; anneler, kizlar...

Uzaktadir her sey, hep... yalniz ölüm,
Her yerde, her an yakinimiz, ölüm

 

 

 

Kar

Kardir yagan üstümüze geceden,
Yagmurlu, karanlik bir düsünceden,
Ormanin ugultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yagiyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldi, her günkü sesin,
Unutulmus güzel sarkilar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldi? kar içindesin!

Ne sabahtir bu mavilik, ne aksam!
Uyandirmayin beni, uyanamam.
Kaybolmus sevdiklerimiz askina,
Allah askina, gök, deniz askina
Yagsin kar üstümüze buram buram...
Bugulandikça yüzü her aynanin
Beyaz dokusunda bu saf rüyanin
Göge uzanir - tek, tenha - bir kamis
Sirf unutmak için, unutmak ey kis!
Büyük yalnizligini dünyanin.

 

 

 

Kara Gözlerin

Kara gözlerindeki umut
Siyah saçlari kadar karamsardi
ve kadere küsmüstü O, bir kere
Sevgiyi öldürdü diye...
Sanki ona uzanan ellerde
Keskin bir biçak
Ha vurdu ha vuracak
Bu, benim karanliklarim,
Bu benim sirlarim diyor hep
Bir gün gelecek
Sefkatle kollarina saracaklar...
Asilsiz sevgilerdi onu yikan aslinda
Umutlari umdugu gibi çikmamais
Beklentileri hep korkulari olmus
Sanki bütün hayati,
Kupkuru bir odadaymis kopamadiklariyla..
Gülüsleri bir sigara içimi zamani kadar az
Her nefeste biraz daha kisalirken
Bütün beklentileri
Duman duman uçuyorlardi.
Kurallar koymak isterken dostluklarina,
Kurallari bozdugunun farkinda degildi aslinda...
Simdi o gözlerde,
Vakitsiz yagan yagmurlar var,
Hasat mevsimi bitmis bahçelere
Sagnak sagnak yagacaklar.,
Belki gönlünde gökkusagi açacak
Ama, altindan çocuklar geçmeyecekler.
Su yerine zehir akacak irmaklarindan,
Hiç kimse içmeyecek...
ya Ben,
Simdilerde bir bag bozumu hüznü var içimde,
Üzümlerim gazap üzümü
Saraplarimsa gözyaslari...
Sen güz günesinde,sanki kanadi kirik bir kus,
Konmustu bahçeme,
Ona sefkatle egilirken
Pir diye uçtu birden
Kirik sandigim kanatlarindaki sahtelik,
ve,inancimla birlikte.

 

 

Köpük

Oyun bitti ve her sey yerini buldu.
Aksamla ebedi kizlar anne oldu.
Aynalara bakma,aynalar fenalik;
Denizi,sonsuz olani düsün artik.
Bir gün beni hatirlayabilirsin ancak,
Güzelsen soyabilirsin cirilciplak;
Oradayim hep ben,orada derinde,
Gemilerin ihtiyar köpüklerinde.

 

 

Olvido

Hoyrattir bu aksam üzerleri daima!
Gün saltanatiyla gitti mi bir defa
Yalnizligimizla doldurup her yeri
Bir renk çigligi içinde bahçemizden,
Bir el çikarmaya baslar bohçamizdan
Lavanta çiçegi kokan kederleri;
Hoyrattir bu aksam üstüleri daima!
Dalga dalga hücum edip pismanliklar
Unutusun o tunç kapisini zorlar
Ve ruh atilan oklarla delik desik.
Iste dogdugun eski evdesin birden,
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven
Susmus ninnilerle gicirdiyor besik
Ve cümle yitikler, magluplar, mahzunlar...
Söylenmemis askin güzelligiyledir
Kagitlarda yarim birakilmis siir;
Insan yagmur kokan bir sabaha karsi
Hatirlar gibi bir gün cami açtigini,
Duran bir bulut, bir kus uçtugunu,
Çöküp peynir ekmek yedigi bir tasi...
Bütün bunlar askin güzelligiyledir.
Asklar uçup gitmis olmali bir yazla
Halay çeken kizlar misali kol kola.
Ya sizler! Ey geçmis zaman etekleri,
Ihtiyar agaçli, kuytu bahçelerden
Ay isigi gibi sürüklenip giden;
Geceye birakip yougun erkekleri
Salinan etekler fisiltiyla, nazla.
Ebedi asigin dönüsünü bekler
Yalan yeminlerin tanigi çiçekler
Artik olmayacak baharlar içinde.
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanis!
Aldan, gelmis olsa bile ümitsiz kis;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen asigin serptigi çiçekler.
Ya sen! Ey sen! Esen dallar arasinda
Bir parilti gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden aksam saatinde?
Bir gülüsü olsun görülmemis kadin,
Nasil ölümsüzsün aynasinda askin;
Hatiralarin bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasindan.
Ey unutus! Kapat artik pencereni,
Çoktan derinligine çekmis deniz ben;
ikmaz artik sular altindan o dünya.
Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerasi çoktan bitmis gibi o seylerden.
Amansiz gecenle yayil dört yanima
Ey unutus! Kurtar bu gamlardan beni.

 

 

Portre

Bir bahara açik duran penceresinde
Belki bir gün gelir geçmis zamani arar
Diyerek bu portreyi çizdi sanatkâr,
Bir oda içinin isik ve gölgesinde.

Verdi bir baska renk,baska biçim,hasindan;
Diledi ki bir ölümsüz ömür yasasin,
Geçsin geceleri kisin,günleri yazin,
Süzgün gözlerini seyredip aynasindan.

Severdi,aglardi,güler ve hatirlardi
Degismeden önce sanatin firçasinda;
Onun bu güzel' e gebe Rönesansinda
Günler birbirini güden hos anilardi.

Simdi çerçevede mahpus yasamaktadir,
Alninda o yaman ölmezligin zaferi;
Uzak bir rüyada yüzer gibi gözleri,
Artik ne gülmekte ne de aglamaktadir.

 

 

 

 

Rüzgar

Bu ne yesil, ne mavi bu, ne sari? Yolumuzda.
Nasil koyup gitmeli bu denizi, bu kirlari?
Ugulda, ugulda, ugulda sonbahar rüzgâri,
Bir dal kirabilir misin bakalim, gönlümüzde?

Bu sarkilar, bu hâlis sözler varken, dilimizde

 

 

Sehrin Üstünden Geçen Bulutlar

Bakip imreniyorum akinina
Sehrin üstünden geçen bulutlarin,
Belki gidiyorlar yakinina
Rüyamizi kusatan hudutlarin.
Evler, agaçlar, sular, ben be bu an
Sanki bulutlarla bir, akiyoruz;
Onlarin hevesine uyaraktan
Cenup ufuklarina bakiyoruz.
Biz de hafif olsaydik bir rüzgardan,
Yer alsaydik su bulut kervaninda,
Güzle’e ve Yeni’ye dogru kosan
Bu sonrasiz gidisin bir yaninda;
Daglara, denizlere, ovalara
Uzansaydik yagarak iplik iplik
Tohumlari susamis tarlalara
Bahar, gölge ve yagmur götürseydik.
Bakip imreniyorum akinina
Sehrin üstünden uçan bulutlarin.
Gidiyor, gidiyorlar yakinina
Rüyamizi kusatan hudutlarin.

 

 

Selam

Uçuyor, duran bir anin havasinda
Isiktan kuslari bir aksam seherinin;
Gündüzün geceyle bulusan noktasinda
Yaklasiyor musikisi eteklerinin.

Ve sanki ufkuma bastanbasa gül rengi
Kanatlarini açmada bir altin devir.
Basliyor ömrün ve ölümün güzelligi,
Söyleyecek simdi zaferlerini siir;

Selam, sonsuzlugun aydinlik bahçesinden
Selam, senelerce,senelerce evvele,
Hatirasi kalbe isiklarla dökülen
En sevgiliye,en iyiye,en güzele.

Geçmis bir zamani kalbim bulmak üzredir,
Tamamlanacaktir yarim kalmis rüyalar;
Ey hafiza cömert memenden beni emzir,
Zengin renklerini ufkuma dök, ey bahar!

Uzattigimiz bu tasi dolduracak mi
Yine bol sularla akarak o çesmeler?
Yoksa , hiç bulunmayacak kadar uzak mi
Dudaklari öpüslerle dolu geceler?

Ey pembe aksamlarin karasevdalari!
Güzelliklerine doyulmamis zamanlar!
Ergen yastiginin atesten rüyalari!
Ey, saf kalbimizde dogmus ve ömüs anlar!...

Hatirasi kalbe isiklarla dökülen
En güzele, en iyiye, en sevgiliye
Selam, sonsuzlugun aydinlik bahçesinden,
Selam,senelerce öteye...

 

 

 

Sen ve Gökyüzü

Bir güzelim sensin, bir de gökyüzü,
Gerisi denizler ötesi, hepsi.
Gökyüzüyüm gündüzüyle, gecesiyle,
Sen güzelim askiyla, nesesiyle
Uyumlu, esgin, el ele, ikiniz,
Mutlarla bezer, gönendirirsiniz
Ömrümü, kiyisinda bir aksamin.

Bu kutlu anlarinda yasamamin
Solumayi bile unutuyorum;
Sanki ölümsüzlügü tutuyorum!
Ya o gökyüzü; öylesine mavi
Üstümüzde, öylesine ebedi
O gökyüzü ve öylesine gerçek;
Büyük, büyük, büyük, kocaman çiçek

 

 

Serenad

Yesil pencerenden bir gül at bana,
Isiklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim iste mevsim gibi kapina
Gözlerimde bulut, saçlarimda çig.
Açilan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben askimla bahar getirdim sana;
Tozlu yollarindan geçtigim uzak
Iklimden sarkilar getirdim sana.
Seffaf damlalarla titreyen, agir
Kocanin altinda bükülmüs her sak.
Seninçin dallardan süzülen itir,
Seninçin karanfil, yasemin zambak...
Bir kus sesi gelir dudaklarindan;
Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
Düsen öpüslerdir dudaklarindan
Mor akasyalarda ürperen seher.
Pencerenden bir gül attigin zaman
Isikla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kapindan
Gözlerimde bulut, saçlarimda çig.

 

Sokaklar

Sokakta gün, sokakta gece,
Ben sen o biz kus ve karinca.

Sokaktan gelir vehimlerim,
Sokakta geçer bayramlarim.

Sokakta kibarlar, sakatlar,
Alaylar, dügünler, tabutlar.

Sokakta aglanir, gülünür,
Hayal kurulur ve ölünür.

Memelerinde keder sütü,
Sairi sokak anne büyüttü.

Sokaktan isitti her gelin
Seferberlik haberlerinin

Gecede ayak seslerini.
Çiziyorken kavislerini

Ay, günes, yildizlar, kosarak,
Unutus da sendedir, sokak!

 

 

Son Ask

Son askimdir bu –sen- ve son çile,
Günümün son fecri, sonu artik;
Giriver inince gün, aralik
Kapimdan gelinlik elbisenle.

Onu sevmekle geç, ey yasamak!

 

 

Son Bulut Siyrilinca

Son bulut siyrilinca üstünden
Beyaz alevden bütününle sen
Hayalimde belirmeden daha,

Gece yeryüzü varip uykuya
Issizlikta ay inince suya
Benzedin odamda bir sabaha.

Aman dur! ve hiç kipirdama ki,
Kusursuzlugunda baslar belki
Kalbi ulastiran yol Allah'a

Sonsuzsun bu ak güzelliginle!
Ölüp,Ölüp de her an sevginle
Dirilmek... bir,bir daha,bir daha

 

 

 

 

Testi

Dolu bir testi idim ben,
Bas asagi ettiniz beni;
Eh, bosaliverdim derken...
Iyi mi ettiniz yani?

Sevgiler vardi içimde
Ezgiler vardi, iyilikler...
Bosaltiverdiniz, hem de
Düsürüp kirmaktan beter.

Hos, yine bir testiyim ben,
Yine varim ama bombos...

 

 

Titrek Bir Damladir

Titrek bir damladir aksi sevincin
Yüzünün sararmis yapraklarinda
Ne zaman kederden tasarsa için
Sarkilar tasirsin dudaklarinda.
Islerken hülyama sesten örgüler
Bir çini vazodan dökülen güller
Gibi hülyada fecirler güler
Burusmus bir çiçek parmaklarinda.

Gözlerin kararan yollarda üzgün,
Ve bir zambak kadar beyazdi yüzün;
Süzülüp akasya dallarindan gün
Erir damla damla ayaklarinda.

Sesin perde perde genisledikçe
Solan gözlerinden yagarken gece
Sürür etegini silik ve ince
Bir gölge bahçenin uzaklarinda.

Sen böyle kederden tastigin aksam
Derim dudaginda sarki ben olsam
Gözlerinde damla, içinde gam
Eriyen renk olsam ayaklarinda

 

 

Ülker'in Gözleri

Bir bahar sabahinin karanliginda issiz
Gökte diz çökmüs iki titrek isikli yildiz
Olan gözleinize asikim, Bayan ülker!

Mutlu, esen ve hosken ve gülerken gülerken
Nerden gelir bilinmez üzgünlüklerle birden
Solan gözlerinize asikim, Bayan Ülker!

Ne zaman perdelese içlerini bir bugu
Ölümüm güzelligi, özlemim yorgunlugu
Dolan gözlerinize asikim, Bayan Ülker!

Kalbinizin sezilmez parilticiklarini
Bir büyük ates gibi göstermenin sirrini
Bulan gözlerinize asikim, Bayan Ülker!

 

 

 

Yagmur, Gül Ve Eller

Yel yapraklarimi savurur,
Dört yanim yagmurla örtülü;
Güz vaktim gerçek ya, ne yagmur!

Kafamda hep bir uykusuzluk
Ve masamda bir düsler gülü,
Gecenin içinde, soyunuk.

Ve bir düsünce arasinda
Ellerim; beyaz, bos ve bencil,
Bu gül’le gece arasinda,

Kopmus gidiyor dallarimdan...
Hayir, basimdan yana degil
Uykusuzlugum, ellerimden.!

 

 

 

Yasarken

Agaçlarin daha bu bahçelerde
Bütün yemisleri dalda sarkiyor;
Umutlarin mola verdigi yerde
Geceler bir nehir gibi akiyor.

Baksan bir uzaklik var hangi yana,
Hangi esyaya dönsen bos bir ayna;
Varmak istedigim uzak limana
Gemiler beni almadan kalkiyor.

Gelmedi gün daha, çalmadi saat,
Daha uçurmuyor beni bu kanat;
Sabirsizlanma, ey kapimdaki at!
Günes daha gözlerimi yakiyor.

 


 
Daha hiç anket oluşturulmamış!


 
... .. .. .. .. .. emek elektrik ticaret
- ... .. .. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol